21 Kasım 2011 Pazartesi

Mert Fırat ve Beni Unutma...


Mert Fırat ....

İşte son dönemlerde oyunculuğunu müthiş bulduğum bir oyuncu..Ya insan bu kadar mı içten gerçekçi oynar gözleri o anı yaşıyor sanki, sanki oyun değilde gerçek! Gerçekten bu adamı müthiş buluyorum, başka dilde aşkı çok çok beğendim denemez ama orda da süper oynamıştı..

Beni unutmaya gelince güzel bir film, yani türk filmlerinin içinde iyi bir film olmuş. Sıkılmadan izleniyor bir kere..gerçekten ölümlük sevgiyi görüyor yaşıyor ve inanıyor insan sadece filmdede olsa..

Bir de ağladım ki aman Allah'ım bütün içimi boşlattım ohh rahatladım..

İzlemeyenlere, kafa dağıtmak isteyene, ağlamak isteyipde ağlayamayanlara birde gerçek aşkı görmek isteyene tavsiyelerimle....

17 Kasım 2011 Perşembe

İşte Geldim Burdayım!!

çook uzun olmuş buraya yazmayalı, aylar geçmişşş farkında bile değilim! Oysaki buraya birşeyler yazıp sizlerle paylaşmak, kendimi anlatmak müthiş keyif aldığım bişey.. ..

Ama iş güç, hayatın yoğunluğu derken unutmuş gitmişim, belki de yazacak kayde değer birşey yaşamamışım kim bilir.Neyse öyle yada böyle yazmamışım işte..Bugün hatta şuan birşey beni buraya yazmaya itti ve efsane geri döndü(hihihii :) )

Bu ara aklım kuantum olumlama çalışmalarında..Bir türlü beceremiyorum bunu..Düşünce gücüne inanırım, olumlu düşüncelerle de hayatımızı şekillendirdiğimiz, olumsuzlarlada hayatı zehir ettiğimizin de farkındayım..

Aslında Allah'a şükür ki bir aksilik yok hayatımda, güzel de gidiyor ama ben bi eksiklik hissediyorum iştee sanki daha da güzelleşmesi için düşüncelerimi kontrol etmem gerektiğine inanıyorum ama gelin görün ki adapte olamadım şu kuantum olayına..

Bu konuyla ilgili birçok kitapta okudum, bir süre denedim faydasını da gördüm ama şimdi bir adaptasyon eksikliği bir kendini veremememe durumu var! Bir türlü evrene pozitif enerji gönderemiyorum..

Nasıl hallederim ne yaparım bilmiyorum ama en ufak bir negatif düşünce aklıma gelmeyene kadar üstüne gidicem ben bu işin!!!

Aklıma düştü bir kere...

26 Şubat 2011 Cumartesi

İstanbul Aydın..

Ansızın, beklemediğim bir anda hayatıma giren okulumm..
Gözyaşlarıyla karşıladım..Sevinçmiydi, hüzün mü bilemedim o an..
Nasıl bir bölüm, nasıl bir okul? Bitirince ne olacak? İyi mi olur, kötü mü?
Soru işaretleriyle başladım..ama içimde derinlerde de hüzün ve şaşkınlıkla birlikte bir mutluluk vardı..Seveceğimi hissettim belki de..Fen, matematik, biyoloji, kimya derken ne umdum ne buldum gibi birşeyler oldu..Sözde eczacı olacaktım bu lisede fen bölüme başlarken..Ahh o günlerr..
Neyse oralar derin mevzu hiç girmemek daha iyi belki de..
İstanbul Aydın Üniv. İnternet Gazeteciliği'ne gelelim biz..İşte öyle böyle güzel geçti o günler..
Entrikalı aşklar, entrikalı stajlar, okul bitince ne olcak yaptığım stajlar, çalıştığım işler işe yarayacak mı?
Kimi der güzel olacak, kimi der bu bölümde para yok,iş yok..
Kim ne derse desin ve ne olursa olsun yapacaktım ben bu işi sevmiştim..
Hem okulu, hem dersleri, hem de işi...
Kimi zaman yıkıldım okul bitince, kimi zaman da umutlandım..
Ve şimdiiii..başladığım noktadayım sanırım iyi mi olur kötü mü? Ne olacak, nereye gidecek?
Radikal kararlar arifesindeyim işte ya senle ya da sensiz?
En ciddi tercihimin zamanı geldi belki de...E yaş 25 oldu..bundan sonrası daha da riskli kararlar için..Şuan tam zamanı belki de geç bile kaldımm..
Ama ne olursa olsun, her türlü olumsuz şartlara ve tüm zor koşullara rağmen hep en iyi anılarımda kalacaksın GAZETECİLİK...!

9 Şubat 2011 Çarşamba

Nutella ve ben

Seçil:  Bugün çok mutsuzum, hiçbirşey istediğim gibi değil..:(
Nutella: şöyle bir dilim ekmeğe sürüp yersen beni hiç birşeyin kalmaz seçil :)

Seçil: İnanmıyorum yaaa hani beni seviyordun, ne oldu? Ne değişti?
Nutella: Boşver seçil, sana erkek mi yok, bir kaç kaşık ye beni unutur gidersin o salağı :)

Seçil: Çalışıyorum çalışıyorum yine istediğim gibi  maaş alamıyorum, ne olcak bu iş?
Nutella: Ya neden kafana takıyorsun ki, ben yanındayım ağzın tatlansın biraz..

Seçil: Ne sevgilim var, ne işim..:( neden yaaa neden?
Nutella: Birkaç dilim ekmek üstüne beni sür, kesmedi mi birkaç kaşıkta yeee..ohhh ben hep yanındayım seçil, keyfin yanına gelir, üzülme!


Seçil: Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum hatta tutmuyorum ağlıyorum haykırıyorum..
Nutella: OFF seçil burda ben varken ne gerek varr

Seçil: Bugün çok mutluyum, yaşasın herşey yolunda..
Nutella: Beni unutma seçil bende burdayım sadece mutsuz günlerin de değil!

İşte Nutella ile benim aramızdaki bağ!
Hem sırdaşım, hem tatlım, hem ilacım..herşeyimsin nutella!
 love u!

3 Şubat 2011 Perşembe

Defne'nin ölümü:(


Defne'nin ölümü beni çok üzdü. Birçok insan gibi de şaşırttı. Hala atamadım şoku üzerimden. Sanki bir şaka.
Yok yaa şakadır bu yoktur böyle birşey diyesim geliyor sürekli :(

Gencecik kız, hayat dolu olacak şey mi şimdi bu. Bir de minicik bir bebeği varken..O dans ederken, kahkaları, espirileri ardı ardına sıralarken demek hayatın O'nun için başka planları varmış..
Hep gülen yüzünün ardında çok derinlerde de bir hüznü varmış demek bu şirin kızın..Ölümü için birçok şey söylendi, ne olursa olsun ben çok ama çok üzüldüm..

Hayat, seni de anlamıyorum..Ne yaparsak bizi daha çok seversin?
Ciddiye alsak olmuyor, almasak yine olmuyor..

hem bir hiçmişsin gibi sallamamalı hem de acayip ciddiye almalı her neyse işte öyle bir şey..

Sadece üzgünüm bu ölüme..Hem çok!

2 Şubat 2011 Çarşamba

Issız adamlar....


Bazen üzülerek bazen gülüp geçerek düşündüğüm bir şey var..Birçok kızın hayatından gelip geçmiştir böyle bir adam..En az bir kere..
Tabi  o "adam gibi adam" sanmıştır başladığında ilişkiye..
Sonra mı sonuç "ıssız adam"




Issız Adamlar..

Şu meşhur ıssız adam filmindeki Alper gibi yaşayan adamlar...yani ıssız adamlar..
Sorumsuz, zoru görünce kaçan, ne istediğini bilmeyen, iş işten geçincede pişman olan adamlar..

Bu tip insanların 20'li yaşlarda yaşına veriyoduk, havailiğine veriyoduk ta 30 'lu yaşlarda ıssızlık abes kaçıyor yani..Eğer sen böyleysen kimseyle ilişkiye başlama arkadaş "tek gecelik" takıl ömrün boyunca..
Birini üzmeye ne hakkın var..Gerçek hayatta 10 dk. sürmüyor çünkü gözyaşları..

Bir de kararsızlıkları yok mu ...Hem başlamamaya korkar ilişkiye, hem başlayamaya..
Sonrada işte "Ada" gibi birini gözü yaşlarla bırakır ortada..O'nu sevmiş, güvenmiş birini..
Yıllar sonra karşılaşıncada öylece kendisi kalır pişmanlığıyla..kız da kalır hem kızgın hem kırgın hem de seni sevmiştim bakışlarıylaa..Onun için harcanan zaman, gözyaşı, ona ayrılmış kocaman bir kalp ve elde kalan koca bir HiÇ de cabası.
Ne istediğini bilmiyorsa insan hem kendini ziyan eder hem de seni..lafı işte tam bu ıssız adamlar için söylenmiş..
Artık bu tip insanları ne kendi ne de tüm sevdiklerimin etrafında görmek istemiyorum!!!
Kendiniz gibi ıssız yaşayanları bulunnn...!!!!

30 Ocak 2011 Pazar

"Umut"


İnsan, çok sevdiği birinden ayrılınca  ona ait hissi ve umudu ölür. Ama o hissin ve umudun öldüğünü kabullenmeyenler içlerini yoğun bakım ünitesine dönüştürürler... Unutmayın yaşam heran yenilenir...Umutla yaşayacağına kendini ilâhi takdirin ellerine bırakmak daha iyidir. (Atilla Baran)


Geçenlerde okudum bu sözü, hoşuma gitti. İnsanın ruh haline göre değişir bu sözü algılama, kavramı süreci.
Eğer kişi acılıysa, içi yoğun bakım ünitesindeyse nasıl iyiye yorsun bu lafı, mümkün değil.Olamaz zaten insan acılıyken kızgındır, kırgındır..Olanı biteni yediremez kendine..Hele o çok sevdiğinden istemeye istemeye ayrılmışsa, bir de bir dediğini iki etmeyip yine de olmamışsa işte o zaman daha da çok isyan eder herşeye..

Umuda gelince "umut" hakkında çok söz söylenmiş bir kelime. Herkesin farklı bir bakışı var umuda.  Nietzsche der ki umut sadece eziyetin süresini artırır. Aristoteles'de umut insanı uyandıran bir rüyadır der..Yani herkes umudu farklı değerlendirir..Tecrübeler, yaş, olumlu, olumsuz başa gelmiş tüm olaylar buna neden olur.

Ve ben "UMUT" için bir zamanlar Nietzsche gibi düşünürdüm..Son dönemlerde ise umutla uyandım uykumdan ve doğru yolda buldum kendimi..

Şimdi ise kendimi ilahi takdirin ellerine bıraktım..Aşk, iş vs..herşey için geçerli..
Çünkü doğru olan bu sanırım Allah inancı olan insanlar için..
Ne umudun ne umutsuzluğun bir hükmü var..Bize düşen sadece vicdanımızın rahatlığı..Eğer yapmamız gerekeni yaptıksak ve içimiz, vicdanımız rahatsa işte o zaman yapacak başka birşey yok..Olmuyorsa olmuyordur..
Burada hüküm ilahi takdirin..Çünkü en iyisi ve en hayırlısı onun takdiridir.
          



26 Ocak 2011 Çarşamba

Hoşgeldin 2011!

O kadar yoğunum di bir süredir bırakın yazı yazmayı, uyuyacak bile vakit bulamadım. E tabi hal böyle olunca da hiçbirşeyden haberdar edemedim siz sevgili okuyucularımı :)

Biz 2011'e güzel girdik sanırım. Herkes keyif aldı, 12 den önce biraz mızırdanmalar oldu ama 12'de sonra hemen hemen herkes hakkını verdi geceninözelliklede (emine, sinem, gülseren) hiç oturmadan dans ettiler maşallah..Ohhh 2010 da ne sıkıntı ne üzüntü varsa hepsi geçti gitti. Güzel geçti gecemiz.
Bu organizasyonu düzenleğen Nihan'ıma sizlerin huzurunda tekrar teşekkür ederim :) hepinizi seviyorum dostlarım!




2011'e gelince ilk ayını bitirmek üzereyiz. Nasıl geçti bu ay anlamadım pek. İyi mi desem kötü mü desem onu da bilemiyorum. Çok iyiydi desem yalan olur, kötüydü desem de.
Değişen birşeylerle birlikte, değişmeyen şeylerde var sanırım hayatımda ya da kaderim de..
Henüz çözemedim, umudum diğer aylar..