İnsan, çok sevdiği birinden ayrılınca ona ait hissi ve umudu ölür. Ama o hissin ve umudun öldüğünü kabullenmeyenler içlerini yoğun bakım ünitesine dönüştürürler... Unutmayın yaşam heran yenilenir...Umutla yaşayacağına kendini ilâhi takdirin ellerine bırakmak daha iyidir. (Atilla Baran)
Geçenlerde okudum bu sözü, hoşuma gitti. İnsanın ruh haline göre değişir bu sözü algılama, kavramı süreci.
Eğer kişi acılıysa, içi yoğun bakım ünitesindeyse nasıl iyiye yorsun bu lafı, mümkün değil.Olamaz zaten insan acılıyken kızgındır, kırgındır..Olanı biteni yediremez kendine..Hele o çok sevdiğinden istemeye istemeye ayrılmışsa, bir de bir dediğini iki etmeyip yine de olmamışsa işte o zaman daha da çok isyan eder herşeye..
Umuda gelince "umut" hakkında çok söz söylenmiş bir kelime. Herkesin farklı bir bakışı var umuda. Nietzsche der ki umut sadece eziyetin süresini artırır. Aristoteles'de umut insanı uyandıran bir rüyadır der..Yani herkes umudu farklı değerlendirir..Tecrübeler, yaş, olumlu, olumsuz başa gelmiş tüm olaylar buna neden olur.
Ve ben "UMUT" için bir zamanlar Nietzsche gibi düşünürdüm..Son dönemlerde ise umutla uyandım uykumdan ve doğru yolda buldum kendimi..
Şimdi ise kendimi ilahi takdirin ellerine bıraktım..Aşk, iş vs..herşey için geçerli..
Çünkü doğru olan bu sanırım Allah inancı olan insanlar için..
Ne umudun ne umutsuzluğun bir hükmü var..Bize düşen sadece vicdanımızın rahatlığı..Eğer yapmamız gerekeni yaptıksak ve içimiz, vicdanımız rahatsa işte o zaman yapacak başka birşey yok..Olmuyorsa olmuyordur..
Burada hüküm ilahi takdirin..Çünkü en iyisi ve en hayırlısı onun takdiridir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder